Ayrıca Allah, kimi zaman müminleri, iman etmeyenlerin gözünde sayıca ve kuvvetçe çok gösterdiğini ve bunun inkarcılarda yılgınlığa ve korkuya neden olduğunu da bildirmiştir. Allah bir ayette Peygamberimiz (sav) döneminde gerçekleşen bu mucizeyi şöyle bildirir:
Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet
(ibret) vardır. Bir topluluk, Allah yolunda çarpışıyordu, diğeri ise
kafirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı
görüyorlardı. İşte Allah, dilediğini yardımıyla destekler. Şüphesiz
bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır. (Al-i İmran Suresi, 13)
Şüphe yok ki sizin için savaş için Bedir'de karşılaşan iki fırkada bir ayet, ibret vardır. Bir fırka Allah yolunda, O'na itaatte savaşıyordu. Onlar Hz. Peygamber (sav) ve arkadaşları olup 313 kişiydiler ve onlarla beraber iki at, altı zırh, sekiz kılıç vardı. Ve çoğu da yaya idiler. Diğeri kafir idi. Onları, kafirleri kendilerinin yani (Müslümanlar) kendilerinin iki misli olarak kendilerinden daha çok olarak –ki kafirler 1000 kişi kadar idiler- göz görmesiyle, yani zahiri (dış) olan bir görmekle görüyorlardı. Ve Allah da Müslümanlara, az olmalarıyla beraber yardım etti. Allahu Teala ise, ona yardım etmeyi dilediği kimseyi yardımıyla te'yid eder, takviye eder. Şüphe yok ki bu zikir edilen şeyde basiret sahipleri için bir ibret vardır. Artık bununla ibret almayacak ve iman etmeyecek misiniz?61
İbn Kesir tefsirinde ise aynı ayet şöyle açıklanmıştır:
"Onlar, öbürlerinin kendilerinin iki katı olduklarını gözleriyle görüyorlardı." ayeti hakkında bazı alimler –İbn Cerir'in anlattığına göre- diyorlar ki: Müşrikler Bedr günü Müslümanların sayıca kendilerinin iki katı olduğunu görüyordu ki Cenab-ı Hak –onlara göre- bunu, Müslümanların müşriklere galib gelmelerinin sebebi kılmıştır. Şüphe yok ki burada bir tek yönden işkil (şüphe) vardır. Şöyle ki: Müşrikler o gün harbden önce Müslümanların sayısını tahmin için Ömer İbn Sa'd'ı göndermişler o da dönüp yaklaşık olarak 300 kişi olduklarını bildirmişti. Ki gerçekten Müslümanlar 310 şu kadar kişiydiler. Ama muharabe başlayınca Allah Müslümanlara meleklerden 1000'ini yardımcı göndermiştir.62Kuran'ın pek çok ayetinde Allah'ın, korkup sakınan kullarına en zor ve sıkıntılı gibi görünen zamanlarda yardımını ulaştırdığı, hiçbir çözümün gözükmediği durumlarda bile muhakkak bir çıkış yolu göstereceği müjdelenmektedir:
… Kim Allah'tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir;
Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a
tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, Kendi emrini yerine
getirip-gerçekleştirendir... (Talak Suresi, 2-3)
Bu olayda yaşanan mucize Allah'ın Peygamberimiz (sav)'e ve Müslümanlara yardımının tecellilerinden biridir. Allah Enfal Suresi'ndeki ayetlerde Peygamberimiz (sav)'e ve müminlere yaptığı yardımı şöyle haber vermektedir:
Hani Allah, onları sana uykunda az gösteriyordu; eğer sana çok
gösterseydi, gerçekten yılgınlığa kapılacaktınız ve iş konusunda
gerçekten çekişmeye düşecektiniz. Ancak Allah esenlik (kurtuluş)
bağışladı. Çünkü O, elbette sinelerin özünde saklı duranı bilendir.
Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, 'olacağı olan işi gerçekleştirmek'
için, onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde
azaltıyordu. Ve (bütün) işler Allah'a döndürülür. (Enfal Suresi, 43-44)
Sabuni'nin tefsirinde, Rabbimiz'in müminlere bu yardımı şöyle açıklanmaktadır:Ey müminler topluluğu! Savaşta karşılaştığınız zamanı hatırlayın. O zaman, onlara karşı cesaretiniz artsın diye Allah, düşmanlarınızı gözünüzde az gösterdi. Sizi de onların gözüne az gösterdi ki, savaşa sizin için bir hazırlık yapmasınlar. Bu görme, uykuda değil uyanıklık halinde idi. İbn Mesud şöyle der: Bedir savaşında düşman bizim gözümüze o kadar az gösterildi ki, ben bir adama: "Ne dersin, onlar yüz kadar mı?" diye sordum. Bu, savaş başlamadan önceydi. Savaş başlayınca, Allah müminleri, kafirlerin gözüne çok gösterdi. Kafirler şaşırıp kaldılar ve korkuya kapıldılar. Güçleri kırıldı ve hesap etmedikleri şeyleri gördüler. Bu, Allah'ın bu savaştaki büyük mucizelerindendir. Allah bunu böyle yaptı. Kafirlere karşı müminlere cesaret verdi. Müminlere karşı da kafirlere cesaret verdi ki, savaş yapılsın ve Allah Kendi ordusuna yardım etsin, batılı ve ordusunu hezimete uğratsın, üstün olan Allah'ın kelimesi, alçak olan da kafirlerin kelimesi olsun. Bütün işler Allah'a döner. Allah, dilediği gibi o işlerde tasarrufta bulunur. Onun verdiği hükmü bozacak kimse yoktur. O hikmet sahibi ve Yücedir.63
İbn Kesir ise, Enfal Suresi'ndeki ayeti şöyle tefsir etmektedir:
... Allah Teala, her iki grubu birbirlerine karşı tahrik buyurmuş, hırsı artsın diye birini diğeri gözünde az göstermiştir. Bu karşı karşıya gelmeleri anında olmuştur. Harb kızışıp Allah Teala inananları peşpeşe gelen bin melekle destekleyince, kafirler güruhu (topluluğu) iman edenler grubunu kendilerinin iki misli görür olarak kalakaldı. Nitekim Allah Teala, bu hususta şöyle buyurmaktadır: "Karşılaşan iki topluluğun durumlarında sizin için ibret vardır. Biri Allah yolunda döğüşüyordu. Diğeri ise kafirdi. Onlar, öbürlerinin kendilerinin iki katı olduklarını gözleriyle görüyorlardı. Allah dilediğini yardımıyla destekler. Görebilenler için bunda ibret vardır." (Al-i İmran, 13)64Peygamberimiz (sav) döneminde, Müslümanların yaşadığı mucizelerden biri de, kendilerine karşı insanlar toplandığı halde bundan korkmamaları ve çekinmemeleridir. Ayette, inkarcıların zarar vermek amacıyla güç sahibi pek çok insanı toplayarak, azınlık olan Müslümanları baskı altına almaya çalıştıklarına işaret edilmektedir. Böyle zor durumda müminler gönülden Allah'a yönelmiş, O'na tevekkül etmişlerdir. Böylece Allah'ın koruması ve desteği sayesinde kendilerine hiçbir zarar dokunmadan büyük nimetlerle geri dönmüşler, bolluk ve berekete kavuşmuşlardır.
Allah Kuran'da inananların içinde bulunduğu bu mucizevi durumu şöyle bildirmektedir:
Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık
onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize
yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir. Bundan dolayı, kendilerine hiç
bir kötülük dokunmadan bir bolluk (fazl) ve Allah'tan bir nimetle geri
döndüler. Onlar, Allah'ın rızasına uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan)
sahibidir. (Al-i İmran Suresi, 173-174)
Allah'a tam olarak güvenen ve her zaman O'na teslim olan Peygamberimiz
(sav) ve beraberindeki müminler her zaman Kuran ahlakına uygun
yaşamışlar, yaptıkları her işte Allah'ın hoşnutluğunu hedeflemişlerdir.
Bunun karşılığında da Allah'tan güvenlik ve huzur duygusuna kavuşmuşlar,
en zor şartlarda bile büyük zenginlik ve ganimetler elde etmişler ve
güzel bir hayat yaşamışlardır.Dipnotlar
48. İmam Suyuti, Olağanüstü Yönleriyle Peygamberimiz (sav) el-Hasaisü'l-Kübra, Çeviri: Naim Erdoğan İz Yayıncılık, İstanbul, 2003, s. 28749. Siret Ansiklopedisi, Üçüncü Cilt, Sf 104
50. İmam Suyuti, Olağanüstü Yönleriyle Peygamberimiz (sav) el-Hasaisü'l-Kübra, Çeviri: Naim Erdoğan İz Yayıncılık, İstanbul, 2003, s. 316
51. İmam Suyuti, Olağanüstü Yönleriyle Peygamberimiz (sav) el-Hasaisü'l-Kübra, Çeviri: Naim Erdoğan İz Yayıncılık, İstanbul, 2003, s. 317
52. İmam Suyuti, Olağanüstü Yönleriyle Peygamberimiz (sav) el-Hasaisü'l-Kübra, Çeviri: Naim Erdoğan İz Yayıncılık, İstanbul, 2003, s. 317
53. Ömer Nasuhi Bilmen, Ku'ran-ı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri, Bilmen Basım ve Yayınevi, İstanbul, 3. cilt, s. 1270
54. Şadi Eren, Kuran'da Gayb Bilgisi, Işık Yayınları, İzmir, 1995, s.183
55. Celaleyn Tefsiri Tercümesi, Tercüme: İbrahim Serdar, Yusuf Şensoy Fatih Enes Yayınevi, İstanbul, 1997, Cilt 2, s. 670
56. Ömer Nasuhi Bilmen, Ku'ran-ı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri, Bilmen Basım ve Yayınevi, İstanbul, 1. Cilt, s. 450
57. Ömer Nasuhi Bilmen, Ku'ran-ı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri, Bilmen Basım ve Yayınevi, İstanbul, 1. Cilt, s. 451
58. Sabuni, Safvetüt Tefasir, Ensar Neşriyat, 2 cilt, s. 404
59. İbn Kesir, Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1991, 7. Cilt, s. 3447
60. Said Havva, El-Esas Fi't-Tefsir, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1991, 2. Cilt, s. 444
61. Celaleyn Tefsiri Tercümesi, Tercüme: İbrahim Serdar, Yusuf Şensoy, Fatih Enes Yayınevi, İstanbul, 1997, 1. Cilt, s.187
62. İbn Kesir, Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1991, 3. Cilt, s.1187
63. Muhammed Ali Es-Sabuni, Safretü't Tefasir Tefsirlerin Özü, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1992, Cilt 2, s. 427
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder