İman etmeyenler, Peygamberimiz (sav)'in kendisine vahyedilen Kuran'ı
insanlara tebliğ etmeye başlamasından itibaren bu mübarek insanı doğru
söylememekle itham etmişlerdir. Kendilerine getirdiği her bilgiye
kuşkuyla yaklaşmış, ona inanmak istememişlerdir. Oysa Peygamberimiz
(sav) dürüstlüğü ve güvenilirliği sadece yüzüne ve hayat şekline
bakıldığında bile kolayca anlaşılan bir insandır. Hayatı boyunca
herkesin ittifakla "El-emin" (güvenilir) diye nitelendirdiği ve bu
hitapla çağırdığı bir insan olmasına rağmen onun çağırdığı hak yola
uymamak için yalanlarına devam etmişlerdir.
Peygamberimiz (sav)'e birbirinden zalimce pek çok iftira atan
inkarcılar, bir insanın hayatı boyunca her an doğru söylememesinin
imkansız olduğunu gözardı etmişlerdir. Bir insanın ömrünün sonuna kadar
kesintisiz olarak doğru söylememesi ve buna uygun yaşaması imkansızdır.
Ayrıca Peygamber Efendimiz (sav) gece gündüz ibadet halinde olan, çok
büyük fedakarlıklar yapmış, çok sabırlı, üstün ahlaklı, alemlere rahmet
olan bir insandır. Çevresindeki herkesten daha az uyuyan, büyük bir
cesaretle her savaşa çıkan, en ön saflarda çarpışan Peygamberimiz (sav)
ölüm tehdidi altındayken de insanlara hak olan gerçekleri anlatmaya
devam etmiştir.
Kuran ahlakını en güzel şekilde yaşayan ve müminlere örnek olan her
zaman Peygamberimiz (sav) olmuştur. Mübarek Peygamberimiz (sav)
insanlara infakı (sadaka) anlatmış, kendisi herşeyini infak etmiştir;
canını ve malını, Allah rızasını kazanmak için ortaya koymuştur. Sabrı,
fedakarlığı, gerçek sevgi ve dostluğu anlatmış, bu güzel ahlak
özelliklerini olabilecek en ideal şekliyle yaşamıştır. Yine insanlara
merhametli olmayı, affediciliği tavsiye etmiş, hayatı boyunca bunların
da en kararlı uygulayıcısı ve savunucusu olmuştur. iman etmeyenlerin
böyle kutlu bir peygambere iftira ederken şunları düşünmesi gerekirdi:
Bir yalanı ömür boyu hiç açık vermeden devam ettirmek insan fıtratının
(doğasının) gücünün yeteceği birşey değildir. Birbiriyle uyum içinde
binlerce ayetle çelişmeyecek şekilde yaşamak ve bütün ömrü boyunca bu
ayetlere bağlı olarak yalan söylemek de bir insan için asla mümkün
değildir.
Ayrıca yalan söyleyen bir insan niçin bunları istikrarla
hayatının sonuna kadar yapsın? İnsanların ahiretlerine, hidayetlerine
vesile olabilmek için kendi hayatını niçin tehlikeye atsın? Ayrıca yalan
söyleyen bir kişinin, söylediği herşeyin böylesine büyük bir hikmet
taşıması mümkün müdür? Yine her söylediğinin edebi yönden de mükemmel
olup, sayısal bazı şifreler taşıması ve 23 yıl boyunca söylediklerinin
tamamının birbiri ile edebi, matematiksel, bilimsel uyum içinde olması,
her birinin hikmetli olup, insanın vicdanen cevabını aradığı her soruya
cevap vermesi, sosyal hayata dair tüm hükümleri içermesi ve eksiksiz
olması mümkün müdür? Nitekim sözünde doğru olmayan birinin bir gün
mutlaka birbirini tutmayan çelişkili ifadeler vermesi kaçınılmazdır.
Oysa Peygamberimiz (sav)'in her söylediği doğru çıkmış, bunlara
Müslümanlardan ve inkarcılardan pek çok insan şahit olmuştur.
Kuşkusuz tüm peygamberlere verilen mucizelerin her biri çok önemlidir.
Fakat Peygamberimiz (sav)'in bazı mucizelerine büyük kitlelerin şahit
olması, bu yönüyle onu diğer peygamberlerden farklı kılmaktadır. Örneğin
Hz. İsa (as) ölen bir insanı dirilttiğinde veya bir hastayı
iyileştirdiğinde sadece orada bulunanlar bu mucizelere şahit olmuş
olabilirler. Veya Hz. Musa (as)'ın mucizelerine de sadece Firavun, kavmi
ve İsrailoğulları şahit olmuş olabilir. (Doğrusunu Allah bilir)
Peygamberimiz (sav) savaş olacağını, ardından fetih gerçekleşeceğini
söylediğinde ise, buna ve sonrasında söz konusu savaşa şahit olan o
kavmin tamamıdır. Bu mucizelere on binlerce, hatta yüz binlerce insan
şahit olmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder