Hani Peygamber, eşlerinden bazılarına gizli bir söz söylemişti. Derken o
(eşlerinden biri), bunu haber verip Allah da ona bunu açığa vurunca, o
da (Peygamber) bir kısmını açıklamış bir kısmını (söylemekten)
vazgeçmişti. Sonunda haberi verince (eşi) demişti ki: "Bunu sana kim
haber verdi?" O da: "Bana bilen, (herşeyden) haberdar olan (Allah) haber
verdi" demişti. (Tahrim Suresi, 3)
Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir
uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları
derdine düşmüştü; Allah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara
kapılarak: "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz işin
tümü Allah'ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli
tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik"
diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi
yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah,
sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı arındırmak için
(yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (Al-i İmran Suresi, 154)
"Tamam-kabul" derler. Ama yanından çıktıkları zaman, onlardan bir grup,
karanlıklarda senin söylediğinin tersini kurarlar. Allah, karanlıklarda
kurduklarını yazıyor. Sen de onlardan yüz çevir ve Allah'a tevekkül et.
Vekil olarak Allah yeter. (Nisa Suresi, 81)
Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: "Bizi mallarımız
ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile."
Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Şimdi
Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin
için Allah'a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah
yaptıklarınızı haber alandır." (Fetih Suresi, 11)
Zarar vermek, inkarı (pekiştirmek), mü'minlerin arasını ayırmak ve daha
önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler
ve: "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya,)
Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir.
Sen bunun (böyle bir mescidin) içinde hiç bir zaman durma. Daha ilk
gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda (namaza ve
diğer işlere) durmana daha uygundur. Onda, arınmayı içten-arzulayan
adamlar vardır. Allah arınanları sever. (Tevbe Suresi, 107-108)
Ayetlerde Allah'ın Peygamberimiz (sav)'e vahyettiği birçok gayb haberi
bildirilmektedir. Münafıkların yalanları, tuzakları, içlerinde
gizledikleri, gerçek niyetleri Allah'tan bir mucize olarak Peygamberimiz
(sav)'e haber verilmiştir. Peygamber Efendimiz (sav), Allah dilediği
takdirde kendilerini olduklarından farklı gösteren münafıkları da
yüzlerinden tanıyabilmiştir. Kuşkusuz bu büyük bir mucizedir. Hiç kimse
pek çok ibadeti yerine getiren, Müslümanların tavır ve konuşmalarını
aynısıyla taklit eden, kendisini Müslüman olarak tanıtan ve hatta
Peygamberimiz (sav)'le birlikte savaşa çıkan bir kişinin aslında
ikiyüzlü bir din düşmanı olduğunu anlayamaz. Peygamberimiz (sav)'in ise
Allah'ın bildirmesiyle bu kişileri tanıdığına dair pek çok hadis
sahabelerden rivayet edilmiştir. Allah Peygamberimiz (sav)in sahip
olduğu bu ilmi Kuran'da şöyle bildirmektedir:
Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları
simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından
da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir. (Muhammed Suresi, 30)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder