Tarih boyunca yaşamış olan tüm topluluklara Allah Kendi Katından seçip beğendiği bir elçi göndermiş, insanlara dünyada ve ahirette güzel bir hayat yaşamanın yollarını göstermiştir. Kuran'da bunun, iman edenler için büyük bir lütuf ve rahmet olduğu bildirilmiştir:
Andolsun ki Allah, müminlere, içlerinde kendilerinden onlara bir
peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini
okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitab'ı ve hikmeti öğretiyor. Ondan
önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler. (Al-i İmran Suresi, 164)
Biz seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik. (Enbiya Suresi, 107)
Gönderildikleri toplumlar için büyük birer lütuf olan elçiler insanlara
doğru yolu göstermiş, onların karanlıklardan aydınlığa çıkmalarına
vesile olmuş, tüm kainatı yoktan var eden Rabbimiz'in emirlerini
insanlara tebliğ etmişlerdir. Huzur, güvenlik, barış ve adalet dolu bir
hayatın ancak din ahlakının eksiksiz yaşanmasıyla mümkün olabileceğini
insanlara anlatmışlardır. Ancak Kuran'da bildirilen "...Ancak insanların çoğu iman etmezler." (Rad Suresi, 1)
ayetinin bir tecellisi olarak, tarih boyunca, elçilerin kendileri için
ne kadar büyük bir rahmet olduğu nu takdir edip iman edenlerin sayısı az
olmuştur.
Allah'ın mübarek elçileri, Kuran'da Hz. Muhammed (sav) için "Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir." (Yusuf Suresi, 103) ayetiyle
de bildirildiği gibi, insanların iman etmelerini içten arzu
etmişlerdir. Dünyada ve ahirette nimete kavuşmaları, olabilecek en güzel
ve en mutlu hayatı yaşayabilmeleri için onları doğruya çağırmışlardır.
Buna karşılık insanlardan hiçbir ücret talep etmemişler, yalnızca
onların iman etmelerini ve güzel ahlaklı olmalarını istemişlerdir.
Samimi Allah korkuları ve üstün ahlakları nedeniyle yaşamlarını bu
uğurda şerefle geçirmişlerdir. Yine hiçbir çıkarları olmadığı halde,
insanlara imanı ve güzel ahlakı sevdirebilmek için çok büyük zorluklarla
karşı karşıya kalmış, türlü olaylarla denenmişlerdir. Ancak zorluk gibi
görünen tüm olaylar, onların imanlarını ve şevklerini daha da
artırmıştır. Allah'ın İlahi yardımı ve desteğiyle büyük bir cesaret
örneği sergilemiş ve sonucunda da Allah'ın izniyle galip gelen daima
onlar olmuşlardır. Rabbimiz Kuran'da şöyle buyurmuştur:
Allah, ihlaslarına, sadakatlerine, sabırlarına, samimiyetlerine ve
tevekküllerine karşılık bu kutlu şahısların kalplerine güven ve huzur
duygusu indirmiş, onları maddi ve manevi yönden güçlü kılmış ve inkar
edenlerin onlar aleyhindeki tuzaklarını bozmuştur. Kuran'da Allah'ın
peygamberlerine olan desteği ve koruması şöyle bildirilmektedir:Şüphesiz, Biz elçilerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahidlerin (şahidlik için) duracakları gün elbette yardım edeceğiz. (Mümin Suresi, 51)
Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini)
yapmayacak olursan O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni
insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz Allah kafir olan bir topluluğu
hidayete erdirmez. (Maide Suresi, 67)
Hani o inkar edenler, seni tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek
amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da
bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların
(tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır. (Enfal Suresi, 30)
Kuran'ın birçok ayetinde de bildirildiği gibi Allah, elçilerini
karşılaştıkları her türlü zorluğa, tuzağa, sıkıntıya karşı korumuş, bu
mübarek şahısların üzerindeki nimet ve bereketini artırmış, her zorluğun
ardından onlara bir çıkış yolu yaratmıştır. İçerisinde bulundukları zor
şartlarda sonsoz şefkatli ve merhametli olan Rabbimiz Allah,
elçilerinin cesaretlerini ve güçlerini artırmış, üzerlerindeki yükün
ağırlığını hafifletmiş, rahmetini hatırlatarak kalplerini
kuvvetlendirmiştir.Rabbimiz bazı elçilerini de mucizeler bahşederek desteklemiştir. Rabbimiz'in büyük bir nimeti olan bu mucizeler insanlarda çok büyük bir etki oluşturmuş; müminlerin hidayetlerini ve şevklerini daha da artırırken, pek çok kişinin de imanına vesile olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder